25.1.09

Kadınlar ve Moda 2

Aslında bu yazacaklarım tam olarak moda ile ilgili değil ama bir önceki yazımın devamı gibi olduğu için bu başlıkla devam ettim. Konu kadınların erkekler için yaşadıkları zorluklar.

Öncelikle itiraf etmeliyim ki ben bir erkek olarak kadınların erkekler için güzel gözükmeye çalıştıklarına inanmayı seviyorum. Yanlış olabilir bu. Kadınların kendileri için veya başka kadınlar yüzünden güzel gözükmek istediklerini duymuşumdur. Daha önce de dediğim gibi bunlar benim kişisel görüşlerim. Hiçbir araştırmaya, istatistiğe, gerçeğe dayanmıyor. O yüzden yanlış da olabilirler. Ben sadece kadınların erkekler için güzel gözükmek istediklerine inanmayı seviyorum çünkü böylesi daha çok hoşuma gidiyor. Hem erkeklik egoma daha iyi geliyor, hem de hayata birazcık daha cilve katıyor.

Bu demek değil ki mini etekli bir kadının bacaklarına veya güzel ve bakımlı bir kadına öküz gibi bakılabilir. Hayır. Ben, onun kadınsı bir iç güdüyle beğenilmeyi tercih ettiğini ve o yüzden güzel gözükmeye çalıştığını düşünmeyi seviyorum. Ama bu kimseye o bayanı rahatsız etme izni vermez. Bence rahat kalmalılar ki güzelleşme sanatını özgürce sergileyebilsinler. Neyse bu konu aslında yazmak istediğim şey değil ve kadın ruhu adlı bilmediğim bir derinliğe girmeye başlıyor en iyisi ben başlangıç konuma geri döneyim.

Kadınlar ve Moda'yi okuyan bir arkadaşım "İyi yazmışsın da o son fotoğraflardaki yüksek topukların ne kadar rahatsız olduklarını biliyor musun?" dedi. Düşündüm haklı olabilir. Sanırım çok rahat değildir. Topuklu ayakkabıdan girdim konuya ama düşünsenize topuklu ayakkabı belki de bunlardan en az rahatsız edici olanı bile olabilir.

Mesela bir kuaför olayı var. Saatlerce bir kuaför koltuğunda oturup boyaydı, föndü uğraşmak zor olsa gerek. Bir kısım boyanın sürülmesini ve daha sonra kurumasını (böyle mi denir?) beklemek bence dehşet verici birşey. Veya aynı koltukta, iğrenç bir fön makinesi sesi altında adamın birinin fırçayla saçları çekiştirmesi... Ben ayda bir saçlarımı kestirirken berberde sıkıntıdan patlıyorum, saçlarına haftada birkaç defa fön çektiren kadınlar var.

Kadının birinin bir cımbızla kaşları canlı canlı yolması da bir başka zorluk. Hatta kıl konusuna girince ağdaydı, epilasyondu işlemler var ki, zorluklarını boşver, çok can acıttığını da tahmin ediyorum.

Bitmiyor ki! Cilt bakımları, selülit tedavileri ve bunlar gibi aklıma gelmeyen veya henüz duymadığım bir yığın şey olabilir. Kadınlar sessiz ve karalı bunları yapıp karşımıza daha bakımlı ve güzel çıkıyorlar. Oysa ki bir erkek olarak biz kötü kokmasak, saçımız düzgün olsa yetiyor. Hatta hafta sonu bile traş olan erkekler bakımlı bile sayılabiliyorlar. Bence kadınları yeterince takdir etmiyoruz.

Ben ve hem cinslerim sizlere çok teşekkür ederiz bayanlar. Hem varlığınız, hem de hayatlarımızı daha iyi hale getirmek için göğüs gerdiğiniz zorluklar için çok teşekkürler. Sizler olmasanız dünya yaşanır bir yer olmazdı.

Bu arada yukarıda dikkatinizi çekmiştir, günlük hayatımda bayağı yüksek dozda kadınsal konulara maruz kalıyorum. Bununla ilgili fikirlerimi bir sonraki yazıma saklıyorum. Kadınlar ve Moda 3. Yani bu konu TBC... :)

23.1.09

Kadınlar ve Moda

Öncelikle şunu söylemeliyim ki burada belirteceklerim tamamen kendi fikirlerim olup herhangi bir bilimsel araştırmaya veya istatistiğe dayanmıyor. Gördüğümü kendimce yorumluyorum. Ancak 36 seneden fazladır erkeklik mesleğinde olan ve bütün bu süre içerisinde amatörce kadınlarla ilgilenen birisi olarak kendimi fikir beyan edecek uzmanlıkta da hissediyorum açıkçası.

Bence bazı modalar ve modacılar kadınları çirkin göstermek için çaba sarfediyor. Bunların kadın düşmanı olduklarını bile iddia edebilirim. Evet, bence kadın düşmanı markalar var. Örnek vermem gerekirse Diesel, Zara, Ugg bunlardan bazıları. Bu markalar gibileri ve bu gibi markalara çalışan tasarımcılar para kazanmak için kadınları çirkin göstermeyi meslek haline getirmişler.

Örneğin düşük bel olayı. Kadınlarda uzun bacak eski çağlardan beri güzel bulunan birşey. Bayan bacak, Hollywood'un en uzun bacaklı kadını tanımlamaları ve hatta sütun bacak deyimi buradan gelir. Ancak siz hiç bidon yüksekliğinde sütun gördünüz mü? Olmaz. Olayın doğasına aykırı. Ama düşük bel aynen bu etkiyi yaratıyor. Tamam uzun boylu genetik olarak şanslı bir azınlıkta güzel durduğu yanılgısı olabilir. (Ancak bu da bence doğru değil, sadece daha az çirkin gösterebiliyor.) Ama normal kadınlarda bel normalden aşağıda olunca iyice çirkin oluyor. 1.70lik gayet düzgün fizikli bir bayan sanki bir metre gövdeli ve 70 santim bacaklı bir raşitik gibi gözükebiliyor.

Ayrıca bu düşük bel olayının getirdiği bir de çatal çıkması sorunu var ki bence o çatal kadının en estetik çatallarından biri değil. Çirkin durduğunu bile söyleyebilirim. Buyrun siz de bakın. Olmuyor... Yazık...










Bir de beni dehşete düşüren tayt olayı var. Güzel bir kadının kendini çirkin göstermek için giyebileceği kıyafetlerin en önde gelenlerinden. Haydi çirkinliğini biraktım zırt pırt da moda oluyor. Kabus gibi. Maalesef yaşımdan dolayı iki tayt modası dönemi yaşamak zorunda kaldım ve kazasız belasız atlattığım için kendimi şanslı hissediyorum. Nedir ya o tayt? Venus heykeline bile giydirsen çirkin duracak bir şeyle sokağa çıkan kadınlara inanamıyorum.


Ve burada bahsedeceğim son moda tam bir lanet. Hani derler ya bela döner dolaşır bulur diye aynen öyle birşey. Taa Avustralya'dan kalktı geldi ve kadınları buldu. Ugg. Evet o acayip Moğolistan botu gibi şeylerden bahsediyorum. Hele bu bela bir de taytla birleşince tam bir libido öldürücü oluyor. Ortalıkta rengarenk Tweety gibi dolaşan kadınlar. Hormon antibiyotiği gibi. Tayt ve Ugg giymiş bir kadına bir kere bak, içeri kaçsın, etkili bir doğum kontrol uygulamış ol. Böyle kıyafetleri Çin hükümeti kendi içinde dağıtmalı belki de ama neyse konu bu değil. Bu Ugg konusunda kadınları uyarmak için ünlü birinin resimlerinden faydalanacağım. Herkese ibret olsun ki belki bu Ugg musibetinden de kurtuluruz. İşte Sienna Miller.



















Bir de lütfen şu resme bakın. Aynı bayan benzer bir kıyafetle ama Ugg'suz. Haksız mıyım?
Son olarak şu resimleri de göstermek istiyorum. Zaten söyleyecek de pek birşey kalmıyor. Bir şunlara bakın:



















Bir de bunlara. Daha fazla söze gerek var mı?

17.1.09

Kedi severlere köpek hikayesi

Bu köpek hikayeseni paylaşmasam olmazdı. Benim içimi ısıttı. Çok duygusal geldi. Ama Çağan Irmak tadında bir duygusallık değil gerçekten çok sıcacık bir hikaye. Haydi seyredin.




Televizyon kanallarındaki, gazetelerdeki haberleri, hergün başımızdan geçen bir yığın şeyi düşününce insan olmaktan utandım sanki bir an. Kaç kişinin cesareti yeterdi ki aynı şeyi yapmaya? Olaya hemen müdahale edildiğini görünce insan olmaktan utanmama ek olarak burada yaşamaktan da utandım sanki. Canım Türkiye'mde, yolda yaralı yatan insan olsa o kadar hızlı yardım gelmezdi. Polisin çevirdiği ambulans yüzünden vefat eden teyzeyi hatırlıyorum da veya benim daha yeni okuduğum JoA'nın süpürdü yazısını düşünüyorum da... Neyse hafta sonu sabahında keyif kaçırmak istemiyorum şimdi. En azindan video insanın içini ısıtıyor biraz. Hüzünlü ama sıcacık. Yaşlanıyor muyum ne?

15.1.09

18 Yasindan Kucukler Okumasin! Super Kahramanlarin Cinsel Hayatlari




Bu konu aslinda bu yoğun gündemde önemsiz görünebilir. Ancak super kahramanlar hayatının da çok kolay çok mutlu bir şey olmadığından da bir noktada bahsetmek gerek. En azindan mutsuzluklarını paylaşıp, onların parlak elbiseleriyle dünyayi kurtaran mutlu azınlık olmadıklarını, onların da problemleri, büyük problemleri olduğunu anlamak insan süper kahraman ilişkileri açısından faydalı olabilir.

Evet mutsuz dedim çünkü süper kahramanların cinsel olarak mutsuz olduklarını farkettim. Özellikle erkekleri. Yani öncelikle bütün dişi kahramanlar maaşalah ince belli, yuvarlak kalçalı, iri göğüslü, güzel, seksi varlıklar. Erkek kahramanlar da fena değil (herhalde ben pek anlamam ama) kaslı vücutlar, karizmatik yüzler, güç, başarı herşey var ama birşey eksik. Şu aşağıdaki fotoğrafa bir bakar mısınız? Özellikle slip kısımlarına...

Kadın kahramanlar her erkeğin rüyalarını süsleyecek hatlara sahipken, erkeklerde hatların en mühüm kısmı maalesef yok.

Haydi tamam bunu boşvereleim belki bunların kıyafetleri farklıdır falan diyelim. Mesela Superman. Adam koca trene kafadan yumruk atıp parçalıyor. Eli acımıyor bile. Böyle bir deriyle adamın normal bir kadından zevk alması mümkün olabilir mi? Mengene lazım ona.

Örümcek adam... Adamın zaten en karakteristik özelliği düz duvara tırmanması. Onu geçtim adamın kıyafetinde ağız bile yok. Hadi kırmızı mavi pötikareli taytlı bir adamla sevişecek bir kadın buldu, olmaz ya, kadının aynı zamanda "haydi ön sevişmeyi geçelim, öpüşmeden sevişelim" diyecek bir kadın da olması lazım. Yok artık.

Human Torch yakar, Ice Man üşütür. Hulk'un ve Fantastic Dörtlü'deki The Thing'in zaten şansları yok. Adamlar çok çirkin. Haydi diyelim ki kadınlar fiziğe önem vermez karizmatik, zeki, onları güldüren erkekleri çekici bulurlar diyelim ama bunlar ayrıca da pisikopat.

Neyse daha fazla da adamları harcamak istemiyorum ama allahtan super kahraman değilim ya... Zaten tayt yakışmaz ayrı ama yemişim dünyayı kurtarmayı. Sevişmek gibisi var mı ya?

10.1.09

a/s/w (Eski chatciler hatırlar belki... age / sex / weight)

Geçenlerde bir arkadaşımla birlikte ortak bir arkadaşımızla karşılaştık ofiste. Adam iş için yurt dışında olduğu için yaklaşık 6 aydır falan görüşmüyorduk sanırım. Arkadaş derken öyle tanıdık falan da sanmayın yani, adam sıkı arkadaşımdır. Karşılaşma diyaloğu aynen şu şekilde aktı:
-Ne haber?
-İyidir... Senden?
-İyi... Kilo vermişsin...

Hani moda işinde falan çalışmıyorum. Fiziksel yakışıklılığımın önemli olduğum bir hayatım falan da yok, zaten resimimden de anlaşılıyordur öyle "kilo vermişsin"le kaybolacak bir göbek degil benimki. Kendisi karakter. Siyam ikizim. Neyse ama yine de dialog bu.

Devam ettim yürümeye baktım kızlar aralarında diyet, kilo verme konusunda hararetli bir fikir alışverişi içindeler. Kim bilir daha kaç kere aynı konu değişik yerlerde kulağıma geldi. Takıldım tabi buna.

Çok mu şekilci olduk ne konusuna hiç girmeyeceğim şimdi. Veya zayıf mı iyi şişman mı karşılaştırmasına da ama bu diyalog trendi dikkatimi çekti. Bu hızla devam ederse muhtemelen bizden sonraki nesilde nasılsın gibi konuşma kalıpları çok daha farklı olabilir.

-Selam, kaç kilosun?
-Aaa merhaba, verdim birkaç kilo, sen kaç kilosun?
-Eh sabah tartıldığımda pek bir değişiklik yoktu.

Taksilerde de "abi memleket nere?" yerine "abi kilo kaç?" yaklaşımı olabilir.

Burçlar yerine kilo köşeleri olur. 70-75 kilo kadını bu hafta bir surprizle karşılaşabilir. Aşk hayatı hareketlenecek. 70-75 kilo erkeği ise sağlığına dikkat etsin, kulak burun bogaz sorunu yaşayabileceği bir dönem.

Birilerini tanıştırırken mesela:
-Tanıştırayım bu Ayşe. 50 kilo.
-Memnun oldum ben de Ahmet. 80 kilo.

Rakı muhabbetleri de mundar olur. Ne olacak bu memleketin hali ile başlayan derin sohbetlerin yerini, ne olacak bu göbeklerin hali alabilir. Türkiye yerine göbekleri kurtarırız meze olarak.

Bak facebook yerine bellybook çıkarsa da hiç şaşırmayacağım. Hatta şimdiden böyle bir sosyal paylaşım sitesi kursam bir kenara atsam mı? Microsoft'a satarım belki daha sonra. Zengin olur kendime custom bir Fatboy alırım. Hay lanet birisi o adres kaydını almış bile. Yine geç kaldım.