12.1.10

Hayatım masal aslında...



Küçükken dinlediğim masalları düşündüm de geçenlerde, yaşadığım travmalar yüzünden seri katil olmadığıma hayret ettim. Çocuk hayal dünyamın sakinlerine bakarsak:

  • Küçük bir kız var. Adı yok. Annesi bile ona lakabıyla sesleniyor. Büyükanne hasta ama annenin umurunda değl. Küçük kız bakacak ona. Baba ya ölmüş ya  devamlı işte. Küçüçük kızı tek başına ormana gönderiyorlar. Kurt saldırıyor, hem kızı hem büyükanneyi yiyor. Avcı geliyor, kurtun karnını yarıyor. Kurt bir kuyuda feci şekilde ölüyor.
  • Küçük bir kız var. Onun da adı yok. Homeless. Sokakta donarak ölüyor.
  • İki küçük çocuk var. Aile geçim derdinde ve çocuklarına bakamayacaklarına karar verip ormana bırakıyorlar. Anne ağlıyor ama baba ne derse o olur. Çocuklar bir şekilde geri geliyor. Baba bu sefer geri dönmelerini engelleyecek şekilde tekrar ormana bırakıyor. Cadı onları yakalıyor yemek istiyor. Cadıyı fırında yakıyorlar. Cadının ganimetlerine konunca babalarını onları geri alıyor.
  • Prenses var. Annesi daha o küçükken ölmüş. Baba yeni bir kadınla evlenmiş. Kadın çok güzel. Ama kötü kalpli. Kız ondan daha güzel diye kalbini istiyor. Ama avcı acıyor. Bir ceylanı öldürüp kalbini çıkartıyor. Prenses bir eve sığınıyor çünkü sığınmazsa oralarda tek başına bir kadın olarak yaşaması mümkün değil. Sığındığı evi temizliyor, toparlıyor, evin sakinleri olan yedi cüceye karşı kadınlık görevlerini boğaz tokluğu ve yatacak yer karşılığında yerine getiriyor. Sonra beyaz atlı prens geliyor onu bu hayattan çekip çıkarıyor, sarayının kadını, çocuklarının anası yapıyor.
  • Bir kız daha var. Onun da annesi o küçükken ölmüş. Üvey anne yine kötü. Üvey kardeşler de kötü. Devamlı zulüm gördüğü evden ayrılamıyor çünkü onun da oralarda tek başına bir kadın olarak yaşaması mümkün değil. Evin sakinleri olan üvey ailesine karşı kadınlık görevlerini boğaz tokluğu ve yatacak yer karşılığında yerine getiriyor. Onu da bir prens gelip o hayattan çekip çıkartıyor. Ama prensi tavlamak için iyi bir araba, fiyakalı kıyafetler ve marka ayakkabılara ihtiyacı var.
  • Bir ailenin çocuğu olmuyor. Dua ediyorlar bir kızları oluyor. Parmak kadar. Evden kaçırılıyor neredeyse tüm hayvanlar alemi üzerinden geçiyor.
  • Bir aile daha var çocuğu olmuyor. Sonra oluyor ama ailesini dinlemediği ve meraklı olduğu için uzun bir uykuya dalıyor. Onu da bir prens gelip uyandırıyor. Bu arada prenslerin uyuyan prenseslerden faydalanmaları bir masal standardı.
  • Bir de adam var çocuğu olmuyor. Sonra bir kukla yapıyor. Kukla canlanıyor. Ama ortam canlı bir kuklaya uygun olmadığından, sirke satılıyor, yanıyor, kesiliyor, burnu uzuyor, babasıyla birlikte balina tarafından yutuluyor. Neyse sonradan canlanıp, ucube hayatından yırtıyor.
  • Bir kurşun asker var aşkı için can veriyor ama ne can vermek. Feci şekilde yanarak. Sonra kalp şeklinde cesedi bulunuyor. Bu masalı tam hatırlamıyorum, bilinç altıma itmişim.
Ortak noktalara bakarsak öncelikle kadınlar ev işi yapar ve koca beklerler. Kadınlar için kurtuluş zengin kocalardadır. Erkekler ortada yoktur ama sevdikleri için can verebilirler. Herkesin çocuğu olmalıdır ama fakir ailelerin çocukları ölür çünkü aileleri onları bırakır. Üvey aileler, özellikle üvey anneler iğrenç insanlardır. 

Benim de bu durumda hayatta iyi olmak için çalışıp, beyaz atlı prens olup, prensesleri öperek kurtarmam gerekiyordu. Yoksa kurşun asker olmam işten bile değildi.

Bu arada birşey daha dikkatimi çekti. Ana haber bültenlerine, dedikodu programlarına benziyor di mi? Kaçırılan küçük kızlar, aile zulmü gören çocuklar, intihar eden aşıklar, zengin koca peşindeki güzel kızlar... Demek ki uzağa bakmamak lazım. Böyle yetiştirilmişiz. Hayatımız masal. 

5 comments:

Uyumsuz said...

Ben şu iki şeyi hiç aklımdan çıkaramıyorum. Çirkinler hep kötü ve kıskanç bir de üvey anneler resmen işkence gönüllüsü.

Çocukken ailesi boşanmış ya da ebebeynlerden biri öldüğü için diğerinin evlenmesi durumundaki üvey anne/baba paranoyasını düşünsene çocuktaki.

Bir de neden güzeller saf ve iyi çirkinler kötü yaw ? Halbuki gençlik Amerikan dizileri ve filmlerinde de durum tam tersi değil mi ? güç hep güzellerin elinde, çirkinler zavallı, paso ezilen.

Ne lan bu ?

irfun4ever said...

Şeytan tasviri gelir aklıma hep. şeytanı hep çirkin korkunc bir yüze sahip gösterirler. Halbuki bana göre öyle değildir bu.

bence şeytan tip olarak güzel yakışıklı veya hoş bir hatun gibi olsa gerek. Çünkü kimse çirkin ve görüntüsü kötü olan birini dinlemez veya onu takip etmez. İyi görüntülü biriye güven daha fazla olur. şeytan da böyle anasnı satim. Kötüyü hep iyi olarak gösterir güzel gösterir alımlı gösterir. Ve insanlar da ona inanırlar.

uyumsuzun dediği gibi, bakıyorsun dizilerde güzel kadınlarda bir doyumsuzluk hep ben hep ben. ulan zaten görsel olarak süpersin e mal varlığı da yerinde daha ne lan bu diğerlerinin hayatına müdahale.

Miniksu said...

kibritçi kız ve kurşun asker dışında hepsinin sonu mutlu, böyle düşününce cinsiyet ayrımı, şekilci bir toplumun da sonu mutlu görünmüş olacak, modern masalların hala çok farkı yok. Alt metinlerinden arındırılmış eşitliğe ve adalete özen gösteren hikayeler o kadar az ki....

Feride Nizamettin said...

süper eğlendim yaw iyi geldi şu iş ortasında bu mola:)

enginfirol said...

Masallarla büyümeyen biri olarak düşününce iyiki de masallarla uyutulmamışım diyorum...Çünkü bu masalların bir çoğu bizim kültürümüze ait değil. Burada kültür ayrımcılığı yaptığım anlaşılmasın ama yabancı bir ülkede çocuğun eğitilmesiyle bizim ülkemizde çocuğun eğitilmesi anlamında çok ciddi bir fark olduğunu ki kültür farkı masalların bir yerden sonra ortak olamayacağını hissettiriyor.